19 Ocak 2012 Perşembe


Dünyanın ilk dört çekirdekli tableti

Tablet bilgisayar kategorisinde en dikkat çekici ürünleri piyasaya sunan ASUS, dünyanın ilk dört çekirdekli tableti Eee Pad Transformer Prime’ı Türkiye'de de satışa sundu.
10.1 inç boyutundaki yeni Eee Pad Transformer Prime TF201, Android 3.2 işletim sistemi ile geliyor ancak önümüzdeki hafta Android 4.0 Ice Cream Sandwich güncellemesine geçiş yapan ilk tablet olacak.
Dört çekirdekli NVIDIA® Tegra® 3 işlemciye sahip Transformer Prime, çizilmeye ve darbeye karşı ultra dayanıklı Corning Gorilla Glass teknolojisine sahip Super IPS ekranında 1280x800 çözünürlüklü bir tablet deneyimi sunuyor. Kalınlığı 8.3 mm, ağırlığı 585 gram olan Eee Pad Transformer Prime’ın tek başına kullanım süresi 12 saati bulurken, özel klavye dock ünitesi ile birleştirildiğinde bu süre 18 saate kadar çıkıyor.
YAZI YAZMAK KOLAY Tam bir QWERTY klavyeden oluşan ve touchpad’i de bulunan Transformer Prime’ın mobil dock ünitesi sayesinde, tablet bilgisayarlarda yazı yazmak çok kolay ve keyifli bir hale dönüşüyor. Üstelik yazılan yazıların, hazırlanan sunum dosyalarının rahatlıkla kullanılabileceği Polaris Office programı da tablete yüklenmiş olarak geliyor.
Hiçbir tablet bilgisayarda bulunmayan bir ses performansı için SonicMaster ses teknolojisine sahip Transformer Prime, arka yüzündeki 8 MP kamerası ile Full HD video kaydediyor; kaydettiğiniz ya da sistem üzerinde yer alan videoları da 1080p HD kalitesinde izleme imkanı sunuyor. Üstelik bu videolar tablet üzerinde yer alan mini HDMI çıkışı ile daha büyük ekranlı cihazlara aktarılabiliyor. Ön yüzde bulunan 1.2 MP’lik kamera da görüntülü konferanslarda kullanıcılara büyük kolaylık sağlıyor.
ARTTIRILABİLİR HAFIZA Türkiye’de sadece 32 GB’lık versiyonunun satılacağı Eee Pad Transformer Prime’ın depolama kapasitesini arttırabilmek için tablet üzerinde 1 mini SD, dock üzerinde de 1 SD kart girişi bulunuyor. Dock ünitesinde bulunan USB port üzerinden bağlanan USB bellek ya da USB hard diskler ile limiti kullanıcılar belirliyor. Ayrıca ASUS’un özel bulut depolama alanı WebStorage’da 8GB’lık alan da ücretsiz olarak sunuluyor.
Eee Pad Transformer Prime (32GB) Türkiye’de, tablet olarak 649 dolar+KDV, klavye docku ile beraber 749 dolar+KDV’den satışa sunuluyor.

Apple'ın 2012'deki 3 kozu!

Apple 2012'de iPhone5, iPad3 ve AppleTV'yi piyasaya sürecek.
iPhone 4s ve iPad 2 ile 2011’i geride bırakan Apple, 2012 yılında bir çok yeni ürünleriyle pazarı sallayacağa benziyor.
imaclove Dergisi, ocak sayında yer alan haberde Apple’ın patent başvurularını incelendiğinde bir çok yeni ürünün hayatımızın bir parcası olacağının müjdesini veriyor.
Patantlere göz attığımızda birçoğu iPhone’lara ve iPad’lere entegre edilmiş özelliklere erişim için tasarlanmış yeni hareket özellikleri ile ilgili. Hatta bu hareket kabiliyetlerinden bazıları parmaklarınızı kullanmanızı dahi gerektirmiyor.
Apple tek ekran görevlerini tamamlamak için değiştirilebilir hareket özelliğinin yeni yolları üzerinde çalışıyor. Bir seçeneği kabul etmek için ya da gerçekleşecek bir eylemi onaylamak için parmağınızla çarpı işareti çizdiğinizi düşünün. Böyle bir hareket gelecekteki Apple ürünlerinin geleneksel tek ekran iletişim kutularını ortadan kaldıracağı anlamına gelebilir. Yeni bir patent başvurusu gösteriyor ki Apple, “sanal SIM kartları” devreye sokma üzerinde çalışıyor. Bu, kullanılan GSM operatöründen diğerine geçiş konusunda telefon kullanıcılarının işini kolaylaştırabilir. Hem belki de Apple’ın Endüstriyel Tasarım Kıdemli Başkan Yardımcısı Jonathan Ive, SIM kart yuvalarını ortadan kaldırarak daha küçük ebatlarda iPhone’lar üretilebilecek. Her şeyden önce, eğer bir aygıt içerisinde daha az yer gerekliyse daha küçük cep telefonları mümkün olacak.
APPLETVApple ile ilgili uzun zamandır etrafta dolaşan diğer bir söylenti ise Cupertino bilim adamlarının Apple televizyonu üzerinde çalıştığı. Amerikan Patent Dairesi’nden gelen yeterli miktarda pozitif kanıt bu söylentileri destekledi. Örneğin, geçtiğimiz Haziran ayında verilen bir patent, senkronize edeceğiniz bir alet olarak televizyonu da içeren Apple “Widget Synchronizer”.
Apple’ın gireceği bu piyasada rekabetin hâlihazırda yüksek olduğunu düşünecek olursak, Apple marka televizyonların ucuz olduğunu söylememiz yerinde ve adaletli olacaktır. Steve Jobs biyografisini yazan kişiye bir Apple Televizyon üzerinde çalıştığını ve “sonunda bunu başardığını” söylediği için bu konudan emin olabiliyoruz. Diğer bir söylenti de Apple’ın Japonya’da bu Şubat ayında bir iTV tasarlamak üzere Sharp ile birlikte çalıştığı şeklinde.
Madem ki iOS 5, iPhone’larla ve iPad’lerle dünya çapında yolunu çizdi, Apple’ın tüm müzik ve videoları uzak sürücülerde saklama fikrini mümkün kılan iCloud servisi ile sürekli bağlı bir TV mükemmel uyum sağlayacaktır.
Bununla birlikte, Apple’ın kendi ürettiği televizyonları satabilmesi için ve insanların mevcut diğer markalar arasından kendisini tercih etmelerini sağlayabilmesi için görüntü akışına bir şeyler daha eklemesi gerekiyor. FaceTime etkinleştirilmiş 3D görüşmelerine ne dersiniz? Apple, Siri’yi büyük ekranlara taşıyabilir mi? Kesintisiz içerik senkronizasyonundan Steve Jobs’un biyografisinde söz ediliyor.
Gelecekte belki de tıpkı uygulamalarda olduğu gibi arşivlere ve mevcut içeriğe istediğimiz anda ulaşabilmemizi mümkün kılacak televizyon kanallarına abone olacağız. Bir daha asla televizyon rehberi almak zorunda kalmayacağız.
AKILLI KONUŞMACI
Şu an sadece iPhone 4S’de mevcut olan Siri, Apple’ın bir yığın Android akıllı telefon ile arasındaki farkı bariz şekilde ortaya koyduğu son hamle. Sesli komutla arama özelliği, Siri’nin mükemmelleştiği nokta değil. Ses komutlarının ve entegrasyonunun farklı özellikleri de var.
Ses kontrol sadece mesaj gönderme ve randevu oluşturma konusunda yardım etmiyor tabii ki. Eklenmiş dikte özelliği kullanıcıya neredeyse her şeyi dikte etmeyi mümkün kılıyor. Twitter statü güncelleştirmeleri, Facebook iletileri ve aslında tuşlamayı gerektiren bütün her şeyi iPhone işlemcisi sizin için kendi kendine sizin ses komutlarınızla yapabilir. Bu çok şaşırtıcı ancak doğru ve görünüşe bakılırsa klavye alışkanlığınızı tamamen ortadan kaldıracak ve sizleri artık aygıtıyla konuşan bireyler haline getirecek. Siri aynı şeyi Mac OS X 10.8’de de yapabilir mi? Bu bizler için Star Trek zamanı mı?
HIZA İHTİYAÇEğer her geçen gün bulut ve internet tabanlı depolamaya daha çok güvenir hale geliyorsak ileride daha hızlı bağlantıya ihtiyacımız olacak. Üstelik sadece evde değil dışarıda da.
Şu an İngiltere’de mevcut mobil bağlantı durumu çok ilginç bir halde. Beş ana mobil dünya oyuncusu sahada ve diğerleri ise kıt kanaat hizmet sağlıyorlar.
YENİ İPAD3
Apple yeni bir kit piyasaya sürer sürmez gözlerimizi acaba yeni neler tasarlıyorlar diye düşünerek ve gelecek olan yeni büyük şeyi hayal etmeye çalışarak Cupertino’ya çeviriyoruz. Bu kez ilgi odağımızda iPad 3 var.
Bizim tahminimiz şöyle: Retina Display. Apple’ın başka hangi özelliği geliştireceğini görmek zor. Her ne kadar kafalardan akılları uçurtsa da 2,048x1,356 piksellik ekran muhtemel olabilir.
Apple için ana konu fiyat olabilir. 400£ fiyat etiketini değiştirmeksizin böyle bir aygıta 9.7 inç çözünürlük sağlanabilir mi? Samsung halihazırda buna benzer bir çözünürlükte ekranlar sundu ancak bunları gerçekte kullanmıyor. Bu ekranın haricinde, Apple’dan iPad’e eklediği kamerayı geliştirmesini bekleyebiliriz. Çok eminiz ki iPad 3 Retina Display’e sahip olacak , tıpkı iPhone gibi.

10 yıl dayanan pil!

Üzerinde çalışılan yeni teknoloji başarılı olursa kablosuz cihazların pilleri 10 yıl dayanacak.
Çip üreticisi Broadcom, kablosuz klavyelere 10 yıl pil ömrü sunacak bir Bluetooth çipseti üzerinde çalıştığını duyurdu.
Broadcom'a göre BCM20730 Bluetooth çipini kullanan kablosuz klavyeler, ömrü boyunca aynı iki kalem pili kullanacak. Aynı çip, farelerde, 3D active shutter gözlüklerde, uzaktan kumandalarda ve oyun denetimlerinde de kullanılacak.
Milliyet'in haberine göre; Broadcom'un BCM20730 çipi, USB emülasyon ve şirkete ait ZeroTouch yapılandırma teknolojisini kullanarak yüklemeyi de oldukça baside indirgiyor.
BCM20730 şu an tam kapasite üretim aşamasında, ancak şirket ilk ürünlerin ne zaman ortaya çıkacağı konusunda herhangi bir bilgi vermiyor. Piyasa araştırma şirketi In-Stat'a göre Bluetooth destekli cihaz sevkiyatı, 2013'de iki milyarı geçecek.

Microsoft kurucusundan 'dev uçak' projesi

Uzaya da çıkabilmesi planlanan uçak 544 ton ağırlığında ve iki gövdeye sahip.
Microsoft'un kurucu ortağı Paul Allen, dünyanın en büyük uçağını inşa edecek. Dev uçak, uzaya uydu, araç ve insan götürebilecek.
Allen ile uçak tasarımcısı Burt Rutan ortaklığında kurulan Stratolaunch şirketinden Seattle'da yapılan açıklamada, beş yıl içerisinde ilk deneme uçuşunu yapması öngörülen uçağın güvenli, ekonomik ve çok yönlü kullanıma uygun olduğu belirtildi.
544 ton ağırlığındaki uçağın iki gövdesi olacak. 116 metre kanat açıklığı bulunacak uçağa altı adet Boeing 747 motoru takılacak. İki gövde arasına yaklaşık 36 metre uzunluğunda bir roket yerleştirilecek.
İniş ve kalkış için 3,65 kilometre uzunluğunda bir piste ihtiyacı olan uçak, uydu veya uzay araçlarını yörüngeye çıkaracak. İleride uçağın yolcu da taşıması hedefleniyor.

El sallayarak kanal değiştirebilirsiniz

Harekete duyarlı akıllı telefonların ve televizyonların yeni yılda satışa sunulması bekleniyor.
Televizyonun kumandasını yine mi kaybettiniz? Sorun değil. Bir İsrailli firmanın geliştirdiği teknoloji ile yakında televizyon kanallarını ve sesi sadece elinizi ekrana uzaktan göstererek açabileceksiniz.
Üstelik bunları yapabilmek için deri altına yerleştirilecek mikroçiplere gerek kalmayacak. Bunun yerine televizyonun içine yerleştirilen bir bilgisayar programı hareketleri ''okuyacak'' ve herhangi bir düğmeye basmadan komutları yerine getirecek.
XTR3D firması yetkilileri, temas gerektirmeyen başka bir teknoloji ürünü olan ilk ''hareket kontrollü akıllı telefonlarına'' 8 milyon dolarlık yatırım yapıldığını ve gelecek yılın başında satışa sunmayı planladıklarını belirtiyor. Yatırımcılar arasında Amerikalı elektronik devi ''Texas Instruments'' de bulunuyor.
Firmanın kurcusu ve teknik sorumlusu Dor Givon, pazara girebilmek için bu ürünleri uygun fiyata satarak herkesin denemesini sağlayacaklarını belirtti.

Kendini tamir eden elektronik cihazlar yolda

Amerikalı araştırmacılar, kendi kendini tamir edebilen elektronik çip hayalini gerçek kılmaya biraz daha yaklaştıklarını söylüyorlar.
Illinois Üniversitesi ekibi, üzerinde oluşan çatlakları tamir etmek için sıvı metal salıp iletkenliğini yeniden tesis eden bir devre üretti. Göz açıp kapayana kadar tamir süreci tamamlanarak devre yeniden çalışır hale geliyor.
Araştırma ekibi, çalışmalarının ileride çok daha uzun ömürlü cihazların yolunu açabileceğini ve şu an gezegenler arası seyahat önünde duran en büyük engellerden birine çözüm getirebileceğini söylüyor.
Mühendisler, elektronik çipte hasara yol açan darbe ya da basıncın aynı anda sıvı metal salan rezervuarları harekete geçirmesini planlıyor. Oluşan çatlağa sıvı metal dolgusu yapılarak, elektrik akımının aksamadan sürmesi sağlanıyor.
Araştırma, üniversitenin yeniden şarj edilebilen pillerin ömrünü uzatmak için yürüttüğü deneylerin bir ürünü. Bu tip pillerin genelde en çok rastlanan bozulma nedeni, cihazın içinde meydana gelen mikroskopik büyüklükteki ufak hasarların elektrik iletkenliğini yavaşlatmasından kaynaklanıyor.
UZAY ENDÜSTRİSİ İÇİN DE UNUT VADEDİYOR
Profesör Scott White, kendi kendini tamir eden devrelerin uzay endüstrisi açısından büyük umutlar vaadettiğinin altını çiziyor. Uyduların ya da uzay araçlarının elektronik teçhizatında bir arıza olduğu vakit, insan eliyle devrenin çıkartılıp yenisinin takılması mümkün olmadığı için, kendi kendini tamir özelliği hayati önem taşıyor.
Illionis Üniversitesi mühendisleri, üzerinde çalıştıkları projenin elektrikli araba pillerinin gelişimine de katkı sağlayabileceğini düşünüyor.
Bilim dünyası projenin geleceğinden heyecan duysa da, bu tip araştırmaların elektronik eşya piyasasında nasıl algılandığı ayrı bir konu... Çok daha uzun ömürlü cihazların üretilmesi elektronik şirketleri açısından daha az satış anlamına gelecek.

Geleceğin ‘görünmez’ bilgisayarları

Sadece klavyeler ve bilgisayar fareleri değil, dokunmatik ekranlar ve sesli komutlar da tarihe karışıyor. İşte mühendislerin üzerinde çalıştıkları ilginç projeler…
Almanya’nın ünlü Frauenhofer Enstitüsü'nün Başkanı Profesör Stefan Jähnichen, geleceğin bilgisayarlarının neredeyse görünmez olacağını, bir başka deyişle, çevrede bilgisayar olduğunu kimsenin fark etmeyeceğini söylüyor.
Yarının dünyasında birbiri ile yoğun bağlantılı sistemlerin, yani günlük hayatımızda bize yardımcı olan bilgisayar sistemlerinin önemli rol oynayacağını belirten Profesör Jähnichen, bilgisayarların adım adım görünmez hale geleceğini belirtiyor ve ekliyor:
“Bugün yeni bir otomobil alan bir kişi, bu aracın içinde 80’den fazla bilgisayarın çalıştığını nereden bilebilir ki; onları görmüyor bile. Bu sistemler aracın yönünü tayin ediyor, aracı durduruyor, ışık sistemini devreye sokuyor ve araçtaki daha birçok şeyin işlemesini sağlıyor”
Bilgisayar yazılımı uzmanı Profesör Stefan Jähnichen, geleceğin bilgisayarlarının ayrıca çok küçük boyutlarda olacağını vurguluyor. Bellek birimlerinin gittikçe küçüldüğüne, daha fazla işlem yapabildiğine işaret eden Jähnichen, işlemcilerin de kapasitelerinin gittikçe artarken, boyutlarının küçülmekte olduğunu kaydediyor.
BİLGİSAYARLA SEZGİSEL İLETİŞİM Stefan Jähnichen, insanın birçok işini görebilecek yeteneğe sahip, gözlük kenarına iliştirilebilecek boyutlarda iletişim aletleri tasarlıyor. Profesör Jähnichen, insanla bilgisayar arasındaki iletişimin daha sezgisel boyutlarda olmasını arzuluyor. Örneğin bir kalemle etrafımızdaki birçok şeyi yönlendirebilecek duruma gelmemizi hedefleyen uzman, şunları kaydediyor:
“Yani, kalemimle projeksiyon cihazına bir işaret yaptığımda onu açmış oluyorum. Kalemimle ona işaret ederek, bir anlamda düğmesine basmış gibi oluyorum; gayet sezgisel bir yöntem. Ya da kaloriferimin ayar düğmesine işaret ederek, ısının çoğalmasını ya da azalmasını sağlıyorum”
SİHİRLİ KALEMİMİZ OLACAK Alman bilgisayar uzmanı Profesör Jähnichen, birçok şeyi idare edecek böyle bir “sihirli” kaleme 2030 yılına kadar sahip olacağımızı tahmin ediyor. İnsanla makine arasındaki iletişim şu sıralarda hala klavyeler, bilgisayar fareleri, grafik ara yüzleri ve en son olarak da dokunmatik ekranlar ve sesli komutlarla yapılıyor. Ancak bu sistemler de artık tarihe karışmak üzere. Profesör Jähnichen, çalıştığı enstitüdeki, iletişim ağlarının, sensörlerin ve bilgisayarın yönlendirdiği 3 boyutlu tam kubbe sinema salonunda geleceğin teknolojisini görebileceğimizi söylüyor:
“Bilgisayarla insan arasındaki yeni ara yüzlerin çok daha interaktif olacak. Yani burada söz konusu olan, sadece jest ve mimikler aracılığıyla verilerin bilgisayara aktarılması değil, bilgisayarın da elde ettiği sonuçları çevreye nasıl yansıttığı. Bu her zaman ekrana bir şeyler yansıtmakla olmayabilir, bilgisayar, örneğin içinde bulunduğumuz mekânı bir anda aydınlatmasıyla da bana reaksiyon gösterebilir.”
Peki, acaba tüm çevremizi kaplayacak, her zamankinden daha yetenekli olacak bilgisayarlar 2030’da insanları daha mutlu edebilecek mi? Profesör Jähnichen bu soruya gülerek şöyle yanıt veriyor:
“Bu biraz da gelişmelere bağlı. İnsanlık bilmem ne kadar bin yılda gelişti ve bu süreçlerden her birini sorgularken, ‘Acaba dokumacılık tezgâhları bizi mutlu edebildi mi?’ sorusu da yöneltilebilir”
Bilgisayar uzmanı Stefan Jähnichen, geleceğin bilgisayarlarının mutluluk getirip getirmeyeceğine tek tek herkesin ve toplumun yanıtının farklı olacağını belirtiyor ve en azından kendisinin bilgisayarsız bir gelecek tasavvur edemeyeceğini vurguluyor.


Telefon radyasyonundan koruyor

Radyasyondan koruma özelliği olan Pulse Clean, İTÜ ve TÜBİTAK'tan sonra Boğaziçi Üniversitesi'nden de bilimsel rapor aldı. Pulse Clean, bu raporları alan tek ürün.
Gilbo Dış Ticaret'in Türkiye Distribütörlüğü'nü yaptığı Japon markası olan ve radyasyondan koruyucu özelliği bulunan Pulse Clean, İstanbul Teknik Üniversitesi ve TUBİTAK'tan sonra Boğaziçi Üniversitesi'nden de onay aldı.
Türkiye'de radyasyondan koruyucu özelliği için İTÜ, TÜBİTAK ve Boğaziçi Üniversitesi'nden onayları almış tek ürün olma özelliğini koruyan Pulse Clean, sağlıklı iyonlar olarak da bilinen Hydroxyl iyonlarını bulunduğu çevreye yayarak pozitif iyon radyasyonunu nötralize ediyor.
Günümüzde radyasyonun neden olduğu hastalıklardan mağdur olan çok sayıda kişi olduğunu belirten Gilbo Dış Ticaret Müdürü Mehmet Halit Calayır, Pulse Clean'in radyasyonun etkilerini en aza indirdiğini söyledi.

İçine 'girilebilen' televizyon

ABD'li genç mucit, TV'nin arkasına eklediği kamera sayesinde elini ekranın arkasına götürünce, yayının içindeki cisimlere dokunuyormuş gibi oluyor.
Televizyonun içinde görülen cisimlere "dokunmaya" çok az kaldı! ABD'de yaşayan genç iletişim öğrencisi Jayne Vidheecharoen, kendi geliştirdiği prototip sayesinde televizyonunun içindekilere sanal olarak da olsa dokunabiliyor.
Kaliforniya eyaletinde yaşayan Vidheecharoen, önce televizyonunda banttan Google'ın sokak görüntülerini yayımladı. Daha sonra görüntüyle, ekranın arkasına geçirdiği zaman kameraların kaydettiği elinin görüntüsünü eş zamanlı birleştirdi.
Böylece genç dâhi elini ne zaman ekranın arkasına geçirse, bu eylem ekranda sanki elini görüntünün içine sokuyormuş gibi izlendi. Vidheecharoen internet üzerinden tanıttığı projesini geliştirebilmek için sponsor arıyor.

İsviçre çakısına 1 TB sığdırdı

Victorinox, veri depolama odaklı çakı serisine depolama alanı 1 TB’a kadar çıkan Victorinox SSD‘yi de ekledi.
Dünyanın yüksek kapasiteli en küçük SSD’si olduğu iddia edilen bellek, tek bir konektörle eSATA II / III ve USB 2.0 / 3.0 bağlantı noktalarını kullanarak veri transferi yapabiliyor.
Victorinox SSD aynı zamanda dünyanın ilk e-ink tabanlı 96×48 Bi-Stable ekrana sahip belleği olma unvanına da sahip. Bu ekran üzerinde belleğin hangi arayüzle bilgisayara bağlandığı ve içindeki boş depolama alanı görüntülenebiliyor.
220 MB/s okuma, 150 MB/s yazma hızına kadar çıkabilen çakı/bellek, içindeki verileri yazılımsal ve donanımsal olarak 256-bit AES şifrelemeyle koruyor.
400 DOLARDAN BAŞLIYOR İçinde bulunan Victorinox’a özel güvenlik yazılımı veri yedekleme, gizli internet gezintisi yapma ve yer imleri ile şifrelerin güvenli bir şekilde senkronizasyonunu yapmak için kullanılabiliyor.
Hafıza seçenekleri 64 GB’tan başlayıp 1 TB’a kadar çıkan Victorinox SSD’lerin fiyat aralığının 400 ile 3.000 dolar arasında olması bekleniyor.

Tek pille 15 yıl çalışan cep telefonu

Akıllı bir telefon yerine şarjı uzun giden bir telefona ihtiyacınız varsa SpareOne tam sizlik...
Telefonlar akıllandıkça şarj süresi kısalır oldu. Birçok kullanıcı, olur olmadık zamanlarda telefonlarını kullanamamaktan muzdarip. Bu sıkıntıyı önlemek için bir çözüm var üstelik vaadi oldukça iddialı. Xpal Power tarafından geliştirilen SpareOne adlı telefon, tek bir AA pille tam 15 yıl çalışabiliyor.
Bunu yapabilmesini sağlayan en önemli şey şüphesiz kullandığı Energizer Ultimate Lithium L91 pil. Telefonun tam orta yerine yerleştirilen pil, normalde ekran olması gereken yerdeki pencereden bakıldığında da görülebiliyor.
Telefonun ekranı ve pil kullanımını artıracak onun gibi hiçbir ekstra özelliği ve bağlantısı yok. Yanlızca telefon etmeye yarıyor.
ACİL DURUMLAR İÇİN Asıl geliştirilme amacı ise acil durumlarda kullanılması. 10 saat konuşma süresi sunan telefon, yapılan aramalarda telefon numarası bilgisinin yanında konum bilgisini de karşı tarafa gönderiyor. Bu sayede herhangi bir ihtiyaç anında yerinizin tespit edilmesi kolaylaşıyor.
SpareOne üzerinde microSIM kart yuvası bulunuyor. SIM kart takılmamış olsa dahi telefonla acil aramalar yapılabiliyor. Bu çeyrekte piyasaya çıkması beklenen telefonun fiyatının 50 dolar olması bekleniyor. (Log)

Volkan ağızlarındaki mucize yaratıklar

Okyanus tabanındaki volkan ağızları, yeryüzünün en zor yaşam koşullarına sahip bölgeleri arasında yer alıyor.
Southhampton Üniversitesi ekibi, Hint Okyanusu'nda yer alan volkan ağızlarının kaynayan sularını kendine ev edinmiş yengeçler, salyangozlar ve deniz hıyarlarıyla karşılaştı. Araştırmacılar bu canlılardan bazılarının ilk kez keşfedilen türler olduğunu düşünüyor.
Okyanus dibindeki volkan ağızlarının varlığı ilk kez 1977'de ortaya çıkarılmıştı. Bu yarıklar dışarı son derece sıcak ve mineral zengini su püskürtüyor. Hayata elverişli bir ortam değil, ama burada da farklı ekosistemler varlığını sürdürebiliyor.
Bundan önce Orta Atlantik Sırtı ve Orta Hint Okyanusu Sırtı'ndaki volkan ağızlarındaki yaşam koşulları ve canlı türleri ayrıntılı biçimde belgelenmişti.
SUALTI ROBOTU KULLANDILAR Bu iki sırt ile bağlantılı ama çok daha az tanınan Güney Batı Hint Okyanusu Sırtı'nda araştırma yapan İngiliz ekip, daha az volkanik faaliyetin meydana geldiği bu bölgede volkan ağızlarının da daha az sayıda ve birbirinden uzak mesafelerde tezahür ettiğini söylüyor.
Projenin başkanı Profesör Jon Copley, ''Volkan ağızlarındaki canlı türleri açısından burası tam bir kavşak noktası.'' diyor.
Ekip, Almanya'daki bir deniz enstitüsünden ödünç aldıkları Kiel 6000 adlı uzaktan kumandalı sualtı robotunu kullanarak volkan ağzını kameralarla görüntüledi.
VOLKAN AĞZINDA SÜRPRİZ Suyun en sıcak olduğu noktada salyangoz, karides, midye, deniz hıyarı ve yengeç gören araştırmacılar, buldukları bu canlıları diğer volkan ağızlarında yaşayan hayvanlarla karşılaştırdılar.
Prof. Copley, beklendiği üzere, bundan önce araştırılan volkan ağızlarındaki ekosistemle benzerlikler tespit ettiklerini, fakat aynı zamanda, daha önce karşılaşılmamış bazı hayvan türlerinin farkına vardıklarını ve bunun büyük bir sürpriz olduğunu söylüyor.
Jon Copley, diğer volkan ağızlarında genellikle tek bir hayvan türü varolmayı başarabilirken (Orta Atlantik Sırtı'ndaki volkan ağızlarında yaşayan karides gibi), Güney Batı Hint Okyanusu Sırtı'nda aynı noktada üç, hatta dört canlı türüyle karşılaştıklarını kaydetti.

Biyo-bilgisayarın kaynağı olabilir

Japon bilim insanları dünyada binlerce yıldır yaşayan ilkel bir organizmanın beyni olmadığı halde zekaya sahip olduğunu keşfetti.
Japonya’da Hakodate Üniversitesi laboratuarlarında yapılan deneyde, hayvan, bitki ya da mantar olarak değerlendirilemeyen “ökaryot” bir canlı türü olan “amipimsi” bir kökbacaklı kullanıldı. Bu canlının mantara benzeyen, “cıvık mantar” veya “yapışkan küf” olarak da anılan çok hücreli türünün beyni olmamasına rağmen hücrelerini organize ederek “bilgiyi işleyebildiği” görüldü.
KISA YOLU TERCİH ETTİHürriyet'in haberine göre; mikroskobik canlı, kendisine zarar verebilecek ışık ve nem gibi stres kaynaklarından uzak kalırken, en kestirme yolu seçerek besine ulaşmayı başardı. Çürüyen yapraklarda ortaya çıkan ve buralardaki bakterileri yiyerek beslenen bu canlının mayonez görünümündeki bazı türleri, mikroskop kullanmadan da gözlenebiliyor.
Bu canlının bilgi-işlem yetenekleri, karmaşık sorunları çözen “biyo-bilgisayarlar” tasarlanmasını sağlayabileceği düşünülüyor.
BULMACALARI ÇÖZEBİLİYORLAR Deneyi yürüten ekibin başındaki profesör Toşiyuki Nakagaki, “Basit yaratıklar bile belirli ölçüde zor bulmacaları çözebiliyor. Bilgisayarların hesap yükü nedeniyle yapmakta zorlandığı işlemleri bu canlılar doğaçlama bir yöntemle kolayca yapıyor. Hayatın ve zekânın kaynağını bu yaratıklarda görmek daha kolay” diyor.

İpek böceğine örümcek geni nakledildi

Bir grup bilim insanı genetik yapısını değiştirdikleri ipek böceklerinin örümcek ağı üretmesini sağladıklarını söylüyor.
Wyoming Üniversitesi'ndeki araştırma ekibi, ipek böceklerine örümcek geni naklinden olumlu sonuç aldı. Bu ipek böceklerinin normalde ürettikleri ipeğin yanısıra, çok miktarda örümcek ağı da ürettiği belirtildi.
Araştırmacılar örümcek ipliklerinin tıptan müdendisliğe farklı kullanım alanları olabileceğini kaydediyor.
'UÇAĞI BİLE TUTABİLİR' Örneğin örümcek ipliklerinden üretilmiş endüstriyel boyutlarda bir ağın, bir uçağı uçuş esnasında tutacak kadar güçlü olacağı söyleniyor.
Araştırmacılar bundan önce örümcek çiftlikleri kurarak, ördükleri ağı doğal yöntemlerle toplamaya çalışmıştı. Fakat bu yöndeki girişimlerin hepsi başarısızlıkla sonuçlandı.
ÇELİKTEN DAHA SAĞLAM Örümcekler, ticari kullanıma yetecek kadar ağ örmüyorlar. Bir diğer ciddi sorun ise, çiftlik örümceklerinin bir süre sonra birbirlerini yemeye başlaması.
Örümcek ipliği, ağırlığı ile eş değerdeki çelikten daha sağlam bir madde. Örümcek ipliğinden tıpta yeni sargı madddesi ya da suni doku olarak faydalanılabileceği, güvenlik sektöründe ise daha sağlam kurşun geçirmez yeleklerin üretilebileceği düşünülüyor.

Dev asker karıncalar geri döndü

Bilim insanları, milyonlarca yıl öncesinden günümüze ulaşan genleri kullanarak artık çok nadir rastlanan “süper asker karınca” üretti.
Devasa bir kafa ve çeneye sahip olan süper asker karıncalar, dünyada sadece birkaç bölgede nadiren görülen bir tür. Ancak bilim insanları, New York'un Long Island bölgesinde bulunan bir koloniden aldıkları larvalarla, süper asker karıncaları üretmeyi başardı.
Söz konusu kolonide, diğer karıncalara oranla daha büyük bir cüsseye sahip sekiz karınca tespit edildi. Bu karıncaların, milyonlarca yıl var olan dev atalarının genlerini günümüze taşıdıkları öngörüldü.
Kanadalı bilim insanları, dev karıncalarla aynı kolonide yaşayan normal boyuttaki Pheidole morrisi türünü inceledi ve bu türün, süper asker karıncaya dönüşmesini sağlayacak genleri barındırdığını ortaya çıkardı.
ÖZEL HORMONDAN SÜPER ASKER Hürriyet'in haberine göre; araştırmacılar, Pheidole morrisi’nin larvasına özel bir hormon tatbik ederek, larvada işçi veya normal asker karınca değil, devasa boyuttaki “süper asker karınca” gelişimini sağlayabileceklerini keşfetti.
Kanada’nın McGill Üniversitesi'nden Dr. Rajendhran Rajakumar, “Karıncalarda süper asker haline gelebilecekleri potansiyelini keşfettik. Böylece 35-60 milyon yıl önce var olan cinsin biyolojik özelliklerine ulaşabileceğimizi gördük” dedi.
Kanadalı araştırmacılar, antik zamanlardan kalan genlere geri dönebilmenin, canlılara yeni fiziksel özellikler kazandırmak için çok önemli bir rol oynayabileceğine dikkat çekti.
KOLONİYİ ONLAR KORUYOR Süper asker karıncalar, çok nadir olsa da vahşi doğada ortaya çıkabiliyor. ABD ve Meksika’daki çöllerde çok nadir görülen dev karıncalar, kolonilerini düşman karıncaların saldırılarından koruyor.
Asker karıncalar, dev kafalarını koloninin girişini bloke etmek ve koloniye yaklaşan karıncaları püskürtmek için kullanıyor.

Bakteriden füze yakıtı

Füze yakıtı üretiminde kullanılan maddeleri üretebilecek bakteri tespit edildi.
Hollandalı bilimadamları, ilkel bir bakterinin, füze yakıtı olarak kullanılabilecek bir maddeyi doğal olarak üretebilen bir protein kokteyli geliştirdiğini tespit ettiler.
Biyologlar, birkaç yıl önce "Kuenenia stuttgartiensis" bakterisinin, oksijene ihtiyaç duymadan, suyu kirleten maddelerden olan ammonyumu azot gazına çevirebildiğini ortaya çıkarmışlardı.
"Annamoks" adı verilen bu tip bakteriler, atmosferdeki azotun yüzde 30 ila yüzde 50'sini üretebildiğinden okyanus bilimciler, iklim bilimciler ve su arıtma uzmanlarının büyük ilgisini çekiyor. Bu bakteriler, su arıtma tesislerinde bir süredir kullanılıyor.
Hollanda'nın Radboud Üniversitesinde görevli mikrobiyolog Profesör Mike Jetten ve ekibi, K. stuttgartiensis bakterisinin aynı zamanda füzelerde yakıt olarak kullanılan bir kimyasal madde olan hidrazini (N2H4) üretmek için de amonyumu kullandığını gördüler.
Mike Jetten, idrarda bolca bulunan bu azot oluşumundan füze yakıtı üretilmesi konusuna Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) büyük ilgi gösterdiğini belirtti.

'Işıktan hızlı parçacık'a dair kural yıkılıyor

Tarihin en kapsamlı fizik deneyinin yapıldığı CERN'deki bilim adamları, atomaltı parçacıkların ışıktan hızlı hareket ettiğini ispatlama yolunda bir adım daha attı.
Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi'ndeki (CERN) bilim adamları Eylül ayında, elektriksel yükü sıfır olan ve maddelerin içinden neredeyse hiç etkileşmeden geçebilen temel parçacık nötrinoların saniyede 299 bin 792 kilometre hızla kozmik hız sınırını aştığını açıklamıştı.
Sonuçların, ancak yeni deneyler ile kesinleşeceği belirtilmişti. Bu tespitle ilgili deneylerini sürdüren uzmanlar, ölçümlerde yanlış sonuca neden olabilecek olası hatalardan birini eledi.
CERN'den yapılan yeni açıklamada, ileri incelemeler sonucu deneyin en az bir aşamasının güvenirliğinin teyit edildiği bildirildi.
Bilimadamlarının, nötrinoların harekete geçme zamanını bu kez farklı bir şekilde ölçtükleri, ancak yine aynı sonuçlara ulaşıldığı belirtiliyor.
İddianın kesinleşmesi durumunda, fiziğin temel "hiçbir şey ışıktan hızlı değildir" kuralı yıkılmış olacak.